Ana Sayfa | Giriş

DİPNOT

Hurafe mi elektromanyetik fenomen mi?

Çoğu insan deprem habercilerinin hurafe ya da uydurma şeyler olduğunu düşünür. Bunun nedenlerinden biri haberci fenomenlerin bilimsel olarak incelenmiyor olmasıdır çünkü bu tür araştırmalar disiplinler arası bir alana düşer ve araştırmacılar kendi uzmanlıklarının dışında bir konuda bir araştırma yapma konusunda isteksizdirler.

Mum alevleri , manyetik alanların kesilmesi , tavukların davranışı  bildirilen deprem habercisi fenomenlerin yeniden gözlenmesine olanak sağlayan laboratuvar deneylerinden bazılarıdır.  

Fizikte depremlere öncü EM alanların oluşumu hakkında pek çok açıklama yapılır: piezoelektrik etkisi, suyun akıntı potansiyeli ve doğal yakıt pilleri. İlk ikisi Depremler ve Hayvanlar (Earthquakes and Animals) başlıklı kitapta ayrıntısıyla anlatılmıştır (Ana sayfaya bakınız). Teorimi test etmek için üç tür deney yaptım:

1) Kayaç sıkıştırma deneyleri. Sağda: Burada EM dalgalar üretirken bitişik laboratuvarda da hayvan davranışları kaydediliyordu. Yukarıda: Kayaç kırma deneylerinde kullanılan 1000 tonluk sıkıştırma düzeneği. Sıra dışı davranışlar ve EM atmalar gözlendi. Aşağıda: a) Kaydedilen EM dalgaların osiloskoptan görünümü, b) Aynı anda gözlenen yılan balığının hareketleri.

2) Elektrik alan deneyleri. Metal elektrotların kullanıldığı bu deneyler, timsah, denizaslanları ve akvaryumdaki kedi balığı gibi su hayvanlarının rahatsızlanmalarına, heyecanlanmalarına neden oldu. Deniz memelilerinin elektrik alanlarına olan duyarlılıkları denizaslanlarının davranışlarında görülüyor (Aşağıda): a) Denizaslanı normal bir hâlde yüzüyor, b) Zayıf bir elektrik atması hissediyor, c) Atmalardan uzaklaşmak üzere geri dönüyor, d) Elektrik alanından kaçıyor.

3) Yüksek voltaj deneyleri.   Van de Graaff ve Wimshurst üreteçleri kullanılarak yapılan bu deneylerde  saatlerin saniye ibreleri hızlıca döndü, bir mum alevi büküldü ve hassas mimoza çiçeği yapraklarını kapattı ve dallarını eğdi.

Görüşüme göre, bu deneyler bildirilen haberci olayların uydurmalar değil, bilimsel temele dayalı bildirimler olduklarını ortaya koyuyor.

Elektronik donanım ve cihazların kullanımındaki artışla birlikte, depremlerden önce elektronik aletlerdeki (cep telefonlarından kuvars saatlere, araba seyir sistemlerine, araba pencerelerine ve buzdolaplarına kadar pek çok cihazlarda) geçici aksamalar hakkında bildirilen olay sayısında da artış vardır. Bunların bazılarını laboratuvarda elektrik alan deneylerinde yeniden elde ettik. Depremlerden önce radyo parazitlenmelerinin olduğu hakkında pek çok bildirim vardı. Kobe Depremi’nden önceki gecede tanık olunan TV görüntülerindeki bozulmalar laboratuvarda yeniden elde edildi. Bunlara depremlerden önce oluşan EM alanlar neden olabilir.

Hayvanlar depremlerin önceden bilinmesinde kullanılabilir mi?

Sanırım onlara bir şeyler söyletebiliriz. Normalde hareketsiz olan ve avının hareket etmesiyle oluşan elektrik alanlarını, biyolojik olarak, hassas bir biçimde algılamaya ayarlı olan kedi balığı, şiddetli elektrik alanları ortaya çıktığında cinnet getirir. Depremlerden önce oluşan elektrik alanları da aynı tepkilere yol açar. Yaklaşan bir fırtına yoksa ve evin kedisi yüzünü sürekli olarak yıkıyorsa, bu davranışlara bir depreme öncü EM alanlar sebep olmuş olabilir. Laboratuvar deneylerimiz pek çok hayvanın elektrik alanları nedeniyle öfkelendiklerini ve sıkıntılı davrandıklarını ortaya koyduğu için, bu çocuk kitabının hayvan kahramanları da depremlere öncü elektriği hissettiklerinde telaşlanmış gösterildi. Onlara bir canavarın gelebileceği düşündürtüldü. Çeşitli hayvanların davranışlarını dikkatle gözlemenin ve çeşitli elektronik cihaz ve donanımların işleyişindeki düzensizliklerin depremlerin önceden kestiriminde değeri olmalıdır ya da en azından bize hazırlıklı olmamızı hatırlatmalıdır.

Depremler önceden bilinemez mi?

Bazı tenkitçiler, depremi önceden bilme hakkında, depremin doğru kestiriminin onun büyüklüğünü, tarihini ve zamanını önceden tam olarak vermesi gerektiğini söylerler. Ancak, bu tür kestirimler prensipte olanaksızdır çünkü kayaç kırılması bu bilgiyi veremeyecek kadar karmaşık bir sistemdir.

Depremlerin anlaşılmaz derecede karmaşık sistemler olduğu fikrine itiraz ediyorum. İnanıyorum ki depremlere fay hareketleri neden olmaktadır. Büyük bir mikro-kırılmayı (kayaçların gerçek zamanlı yıkılmasını) iyice yayılmış EM alanı algılayarak gözlersek, bir depremi önceden bilmek kuramsal olarak mümkün olur. Geniş bir alana yayılmış haberci gözlemlere ilişkin verileri toplayabilirsek, deprem olmadan önce güvenilir bir uyarı yapmak üzere yeterince geniş bir zaman aralığını (birkaç hafta içinde), genel bir konumu ve olası büyüklüğü hesaplayabiliriz. Bu durum havacılık endüstrisinde kullanılan uyarı sistemine benzer bir prensiptir: Piezoelektrik elementler yapısal mikrokırıklardan gelen ses titreşimlerini elektrik sinyallerine dönüştürür. Bu da malzemenin zamanla eskiyen kısımlarının yenilenme zamanının geldiği konusunda mühendisleri uyarır.

Geleceği sadece Allah bilir. İnsanlar ne kadar çabalarsa çabalasın hata yaparlar. Ancak yine de her türlü çabayı göstermeliyiz. Depremlerin önceden bilinemeyeceğini söyleyenler yaratıcı düşünceyi ve araştırmayı boğar, negatif tutum yaratır. Bunun sonunda da ilerleme durur.

Kobe Depremi (1995) 6434 kişinin ölümüne yol açtı. Tokyo’da aynı büyüklükteki bir kara depremi ise tahminen 7.200 can kaybına ve 140.000 kişinin yaralanmasına neden oldu. Büyük Kanto Depremi (1923)’nde ise 140.000 kişi öldü ya da kayboldu. Bazı tahminlere göre sonraki büyük depremde 150.000 kişi tazminat talep edebilir. Bu da 120 trilyon Yenlik (yaklaşık 200 katrilyon TL’lık) zarara neden olabilir.

Sıra dışı hayvan davranışlarını farkedin ve hazırlıklı olun!

Depremleri durduramayız ancak hazırlıklı olabiliriz. Hayvanları seven çocukların onların davranışlarını izleme alışkanlığı kazanacağını gerçekten umuyorum. Bu sıra dışı davranışlara neden olabilecek bir durum yoksa örneğin tayfun ya da fırtına beklenmiyorsa ya da yakınlarda bir yerde büyük bir elektrik motoru çalışmıyorsa, bu sıra dışılıklar bir depremin olacağı anlamına gelebilir.

Sıra dışı fenomenlerin listesi Tablo 1-5 ’te verilmiştir. Veriler, bir depremden yaklaşık 2 hafta önce gözlenebilecek EM habercilerin varlığına, ardından sakin ya da durgun bir döneme, sonra da depremden yaklaşık 1 gün öncesinde gözlenebilir olaylardaki ani artışa dikkat çekiyor gibi görünüyor.

Bir depremin olacağını sanıyorsanız, bunlar yaralanma ve hasarları azaltacak önlemlerdir. Mobilyalarınızı duvara ya da zemine sabitleyin. Çekmeceli dolaplarınızın üstünü boş tutun ve bu dolapların yakınında uyumayın. İçme suyu ve yiyecek bulundurun. Banyo küvetinizi suyla doldurun. Ahşap binadaysanız üst katlarda uyuyun. Bir deprem olduğunda elektrik şalterini ve gaz vanasını kapatın. Tahliye yolunuzu deprem olmadan önce planlayın.

Bu araştırmayı ciddiye alın!

Yıllar önce, jeolojik fay hatlarındaki de dâhil pek çok madde içinde doğal radyasyon yoluyla oluşan eşlenmemiş elektron spinlerinin zamanla birikimini inceleyen Elektron Spin Rezonans (ESR) tarihleme yöntemi üzerinde çalışmaya başladım. Başlangıçta bilimsel tepkiler olumsuzdu ve bana elektronların yüz binlerce yıl boyunca eşlenmeden kalamayacağı söylendi. Ancak bulgularımı İngilizce yazdım ve onları yayımladım. Şimdi ESR tarihleme tüm dünyada kullanılmaktadır.

Deprem habercileri ile ilgili araştırmam için de aynı tepkileri gördüm. Bir sismolog, depremden önceki fenomenlerin gözlemi ile Kobe Depremi gibi büyük bir depremdeki 6434 can kaybından sadece 34’ünün hayatta kalabileceğini, hayatta kalanların sayısının yalnızca hükûmet önlemleri ile artırılabileceğini söyledi. Bu 34 kişinin hayatta kalmasının da önemli olduğunu düşündüm ve araştırmaya devam etmeye karar verdim. 

Kansai Araştırma Kurumu ve Osaka Üniversitesi Araştırma Merkezi araştırmamızı destekledi. Televizyon kanalları da yayınlarında deneylerimize yer verdi. Katı hâl fiziği, jeoloji ve antropoloji arasında bir yerde olan disiplinler arası bir alanda çalışan bir araştırmacı kimliğiyle, eski devirlerin deprem efsanelerini açıklayıp elektromanyetik sismoloji alanının doğumuna yardımcı olarak kültür ve bilim arasında bir köprü kurulmasına katkıda bulunduğum için mutluyum.

İş birlikleri için laboratuvarımın elemanlarına, bilgi veren ve bu kitabı yazma cesareti veren meslektaşlarıma, Kansai Bilim Kurulu üyelerine ve vatandaşlara teşekkür ederim.  

Motoji Ikeya (2005)

Yukarı